Çocuk kitaplarıyla daha iyi bir dünya…

Çocuk kitapları daha iyi bir dünya kurmaya yardımcı olabilir mi? Çocuk kitapları yazarı SF Said’in 29 Eylül 2015 tarihli The Guardian’da çıkan yazısı. Yazının orijinaline aşağıdaki linkten ulaşılabilir.

https://www.theguardian.com/childrens-books-site/2015/sep/29/childrens-books-build-a-better-world-sf-said

Çocuk kitapları daha iyi bir dünya kurmaya yardımcı olabilir mi?

Yazar SF Said, dünyanın neredeyse tüm sorunlarının “biz ve onlar” a nasıl geldiğini ve çocuk kitaplarının engelleri nasıl yıkabileceğini anlatıyor.

“Çocuklarla başlayarak bu tersyüz dünyayı yeniden düzeltelim. Onlar, yetişkinlere gidilecek yolu gösterecekler.”

Bu sözler, 1930’larda Almanya’dan kaçan ve ikinci dünya savaşından sonra ABD Ordusu’nun gençlik meseleleri danışmanı olarak geri dönen bir Alman-Yahudi yazar Jella Lepman’ın sözleriydi… O yiyecek, ilaç, kıyafet ve barınmaya ihtiyacı olan çaresiz, aç çocuklara baktı.

Ama Jella Lepman da çocukların kitaplara ihtiyaç duyduklarına inanıyordu: Onların deneyimlerini anlamalarına yardımcı olmak, onları dünyanın geri kalanına bağlamak ve yalnız olmadıklarını göstermek için harika çocuk kitaplarına. Gençlik kitaplarının dünyanın engelleri arasında bir anlayış köprüsü oluşturabileceğine kanaat getirmişti.

Bu yüzden Uluslararası Çocuk ve Gençlik Yayınları Kurulu (ya da kısaca IBBY) adlı bir organizasyon kurdu. Kurucu üyeleri arasında Pippi Uzunçorap’ın yazarı Astrid Lindgren ile Emil ve Detektifler’i yazan Erich Kästner vardı. IBBY, Afganistan’dan Zimbabve’ye kadar 75 ülkeyi kapsayan küresel bir kurumdur ve misyonu çocuk kitapları aracılığıyla uluslararası anlayışı teşvik etmektir.

Yazar David Almond’un dediği gibi: “IBBY, sınırın, dilin ve ırkın sözde engellerinin tümünü aşıyor. Birbirimizi anlamamıza yardımcı oluyor ve çocuklarımızın biricik, kırılgan ve sıra dışı bir dünyanın üyesi olduklarını hissetmelerine yardımcı oluyor.”

Ama gençlik kitapları gerçekten bunu yapabilir mi? Çatışma ve insani felaketlerin hiç durmadığı bir dünyada bir fark yaratabilir mi?

Yapabileceklerini düşünüyorum ve bu yüzden hayatımı onlara yazmaya adadım. Ailemin kökeni Orta Doğu’ya uzanıyor; Iraklı, Kürt, Mısırlı ve Çerkez atalarım var. İngiltere’de büyürken, her zaman kimlik ve farklılık, sınırlar ve engeller ile ilgili sorularla uğraşmak zorunda kaldım.

“Biz ve onlar” fikri, dünyadaki birçok sorunun kökeninde yatıyor. Bir grup insan kendisini “biz” olarak gördüğü zaman ve herkesi “onlar” olarak reddettiğinde, önyargı, dışlama ve şiddet sıklıkla peşinden gelir. Bunun milliyet, etnik köken, din, sınıf, cinsiyet, cinsellik ve yetenek ile gerçekleştiğini görebilirsiniz. İnsan hayatının her seviyesinde görebilirsiniz: oyun çetelerinden BM’deki ülkelere.

Kitapların “biz ve onlar”ı aşmalarına yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Kurgu, kendimizmiş gibi başka bir varoluş deneyimlememize izin verir, çünkü okuyucular kendi hikâyelerini kendi kafalarında oluştururlar, her biri kendi yollarıyla. İşte bu yüzden kitap okumak empatiyi artırıyor: Nörobilimciler artık bunu kanıtladı.

Birçok alanda çalıştım: siyaset, akademi, gazetecilik. Ama dürüstçe, genç okuyucular için kitapların hepsinin içinde en derin etkiye sahip olduğuna inanıyorum. Bizi şekillendiren ve sonsuza dek bizimle kalacak olan kitaplar. Eski efsaneler gibi, en büyük soruları ele alıyorlar: Biz kimiz? Nereden geliyoruz? Biz nereye aitiz? Nasıl yaşarız?

Bu sorular neden yazdığımın kalbine uzanır. Son kitabım Phoenix, insanların ve uzaylıların savaşta olduğu bir galakside geçiyor. Ana karakterler bir insan ve uzaylı bir kız. Yabancı kız bir mülteci; Ailesi savaştan kaçmış. Onlarla ilk tanıştığımızda, etraflarındaki insanlar tarafından nefret edilen ve korkulan bir mülteci kampında yaşıyorlar. Ancak, insan çocuk onlarla birlikte seyahat ederken, sokaklarda yapılan sınır aramaları ve tacizlerin yanı sıra insanları ve uzaylıları bir araya getiren barış yürüyüşlerinin de aşağılanmasını deneyimliyor. Ve düşündükleri kadar farklı olmadıklarını keşfediyor.

Bu hikâyeyi gerçek dünyadaki belirli bir durum hakkında yazmamıştım. Onları her şeyin altında yatan “biz ve onlar” düşüncesi etrafında yazdım. En büyük umudum, kitabın okuyuculara dünya, kendi ve diğer insanların deneyimleri hakkında düşünmelerine yardımcı olabilmesidir- tıpkı Jella Lepman’ın gençlere yönelik kitapların yapabileceğine inandığı gibi.

Bu yüzden Lepman’ın kurduğu organizasyonun, IBBY üyesi ülkelerin her birinden iki yılda bir kitap seçimiyle 2016 Onur Listesi’nde İngiltere’yi temsil etmek için Phoenix’i seçtiğinin ne anlama geldiğini tahmin edebilirsiniz. Umarım tam liste ortaya çıktığında, yayıncılar bu kitapların çoğunu olabildiğince çevirecek ve bu hikayeleri çok geniş bir alana yaymış olacaklar.

Bunlar daha fazla bağlantılı hale gelen bir dünyada gezinmemize yardımcı olacaklar. Patrick Ness’in mülteci temyizine verilen olağanüstü cevap, gençlik kitabı okurlarının ve yazarlarının bu soruları ne kadar önemsediğini gösteriyor. Dünyanın bir tarafındaki insanlar, başka yerlerdeki insanların onlarla hiçbir ilgisi olmadığını iddia edemezler.

Bence Jella Lepman haklıydı. Gençler için kitaplar anlayış köprüleri kurabilir. Bu dünyada birlikte yaşamamıza yardım edebilirler. Ve belki- sadece belki- daha iyi bir dünya kurmaya başlamamız için bize yardım edebilirler.

(Türkçesi: Doğan Gündüz)