ÇOCUK ÇOCUKTUR! ÇOCUĞUN TEK MESAİSİ OYUNDUR.
ÇOCUK ÇOCUKTUR! ÇOCUĞUN TEK MESAİSİ OYUNDUR.
ÇOCUK ÇALIŞTIRILMAZ, ÇOCUĞUN SIRTINDAN GEÇİNİLMEZ.
ÇÜNKÜ ÇOCUK ÇOCUKTUR.
Günümüzde çocuklar pek çok farklı nedenle ihmal ve istismarın farklı
türlerine maruz kalabiliyor ve çocuk hakları aralıksız ihlal ediliyor. Bu ihlallerin en
önemlilerinden biri de çocuk işçiliği. ÇGYD olarak bu konuyla ilgili akademik
araştırmaları derleyip işçi çocuklarla ilgili yazmak ve çizmek isteyenlere rehber
olacak bağlantıları paylaşmayı hedefledik. İsteyen sadece okuma yapsın, isteyen bu
konu üzerine düşüncelere dalsın, isteyen “Acaba yapabileceğim bir şeyler var mı?”
diyerek eyleme geçsin, isteyen de “Kendi sanatımı bu konuya eğilmek, bu sorunu
işlemek için nasıl kullanabilirim? İşçi çocukların yaşadıklarını, hissettiklerini
anlayıp kâğıda, kaleme, fırçaya, resme ve kelimeye nasıl dökebilirim?” diye
düşünsün istedik.
Haydi gelin, akademik cümlelere geçelim ve 12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği
ile Mücadele Günü’nü Çocuk ve Gençlik Yayınları Derneği çatısı altında hep birlikte
masaya yatıralım.
Çocuk işçiliği hem çocuğun haklarını ihlal ettiği hem de gelişim sürecinde
engeller oluşturan bir konu olduğu için yasalarla kontrol edilmektedir. Ancak atılan
yasal adımlar yetersiz kalmakta ya da başarılı biçimde hayata geçirilememektedir
(Erbay, 2013, s.157). Çocuk işçiliği tek bir başlıkla anılsa da kapsamında pek çok
bileşen yer almaktadır. Sahada yapılan gözlemler ve mevcut bilgiler, önemli sayıda
çocuğun mevsimsel tarım işlerinde, küçük ve orta ölçekli sanayi işletmelerinde ve
sokaklarda çalıştığına işaret etmektedir. Çocuk işçiler, ailelerinin geçimine katkıda
bulunmak için çok az bir ücret karşılığında, çoğu zaman tehlikeli koşullarda,
saatlerce çalışmakta, var olan çalışma koşulları ise bu çocukların okula gitmelerine,
akranlarıyla vakit geçirmelerine, oyun oynamalarına ve boş zamanlarını
değerlendirmelerine de engel olmaktadır (UNICEF, 2022). Ülkemizde bu sorunun
temelinin ekonomik koşullara bağlandığı görülmekte, dolayısıyla sorunun
çözümünde yasal tedbirler kadar ekonomik tedbirlerin alınmasının önemine de
vurgu yapılmaktadır (Terzi, 2009). Bunun yanı sıra çocuk kavramı tanımının nasıl
yapıldığı da ayırıcı bir nokta oluşturmaktadır.
Gelin hep birlikte bu tanımları anımsayalım: “Doğum öncesi dönem”
döllenmeden doğuma kadar olan zamanı; “bebeklik” doğumdan 18-24. aya kadar
olan dönemi; “ilk çocukluk” bebeklik döneminin bitiminden 5-6 yaşlara kadar olan
süreyi; “orta ve ileri çocukluk” yaklaşık olarak 6-11 yaşları arasındaki dönemi;
“ergenlik” ise 10-12 yaşlarında başlayıp 18-21 yaşlarında biten ve çocukluktan ilk
yetişkinliğe olan geçişi ifade eden dönemdir. Yaşam boyu gelişimciler, yaşam boyu
gelişim sürecini genellikle dört çağ ile tanımlamakta, çocukluk ve ergenlik dönemi
“İlk çağ” başlığı altında birlikte ele alınmaktadır (Santrock, 2017, s.17).
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO, 2022), 138 No’lu Asgari Yaş Sözleşmesi’nin
2. maddesinin ilk fıkrasında çalışmak için geçerli olan “asgari yaş sınırının, zorunlu
öğrenim yaşının bittiği yaşın ve her durumda 15 yaşın altında olmayacağı”
belirtilmektedir. Yani 15-24 yaş grubu “işçi” olarak kabul edilmekte, 146 sayılı
tavsiye kararıyla da taban yaşının yukarı çekilmesi benimsenmektedir. Buna göre 15
yaşın altında yaşamını kazanmak, aile bütçesine katkıda bulunmak amacıyla
çalışma yaşamına erken yaşta atılan çocuklara “çalışan çocuk” ya da “çocuk işçi”
denilmektedir.
Oysa Türkiye’nin de imzaladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları
Sözleşmesinin 1. maddesi 18 yaşına kadar olan her insanın çocuk olduğunu, Medeni
Hukuk ise rüştünü ispat etmemiş ve 18 yaşından küçük olan herkesin “küçük” kabul
edildiğini söylemektedir. 06 Nisan 2004 tarihinde yürürlüğe giren “Çocuk ve Genç
İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” in 2. maddesine göre
ise genç işçi 15 yaşını tamamlamış ancak 18 yaşını tamamlamamış kişiyi; çocuk işçi
ise 14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamamış kişiyi
ifade etmektedir (Erbay, 2013, s.160; Terzi, 2009, s.3). Bu durumda dünyada ve
Türkiye’de çok sayıda çocuk yasal sınırların net olmaması ya da uygulamalara
yansıyamaması nedeniyle erken yaştan itibaren çalıştırılmakta, ucuz işgücü olarak
görülmekte, çocukların en önemli çağları farklı gelişim alanları bakımından
ketlenmekle geçmekte, eğitim fırsatları kaçırılmakta, kritik dönemler atlanmakta,
erken müdahale fırsatları göz ardı edilmekte ve çocuklar sonsuz bir risk evreninde
emniyetsiz bırakılmaktadır.
UNICEF (2022) Türkiye’de çocuk işçiliğini ortadan kaldırmak için başta Aile,
Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurum ve kuruluşlarıyla, belediyelerle ve Türkiye
Belediyeler Birliği gibi belediye birlikleri, özel sektör ile Türkiye Esnaf ve
Sanatkârları Konfederasyonu gibi işveren örgütleriyle, üniversiteler ve sivil toplum
kuruluşlarıyla, Kalkınma Atölyesi Kooperatifi ve Hayata Destek Derneğiyle, diğer
uluslararası kalkınma kuruluşları ve ILO gibi BM kuruluşlarıyla paydaş olarak
çalışmaktadır. Bu noktada tüm sektörlerde çocuk işçiliğinin ortadan
kaldırılmasının, ulusal bir hedef halini almasına vurgu yapılmaktadır. UNICEF,
Türk ve mülteci çocukların çocuk işçiliğini sona erdirmeye çalışmakta, risk altındaki
çocuklar ve ailelere yönelik hizmetleri, çocuk işçiliğine ilişkin veri ve bulgu
toplanmasını ve savunuculuk çalışmalarını desteklemektedir.
UNICEF’in bu konuya dair çalışmaları 5 temel bileşene dayanmaktadır:
– Çocuk işçi olarak çalıştığı veya risk altında olduğu belirlenen Türk vatandaşı
veya sığınmacı çocukların ve ailelerinin çocuk koruma, sosyal koruma, eğitim ve
sağlık hizmetlerine erişimini artırmak;
– Mesleki Teknik Eğitim ve çıraklık programlarının kapasitelerini ve
güçlendirerek örgün eğitim yoluyla mesleki beceri kazanımı ve nitelikli istihdama
geçişi artırmak;
– Ulusal düzeyde çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılmasından ve faaliyetlerin
koordinasyonundan sorumlu kurumların kapasitelerinin güçlenmesine katkıda
bulunmak;
– Çocuk işçiliğini normalleştiren ve süreklilik kazandıran düşünce ve
toplumsal ön kabulleri değiştirmek;
– Çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik politika savunu
çalışmalarının ve sosyal koruma mekanizmalarının güçlendirilmesi amacıyla bilgi
ve kanıt üretmek.
UNICEF’in çalışmalarının yanı sıra, bu alandaki olumlu gelişmelerden biri
olarak sekiz yıllık temel eğitimi zorunlu kılan İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun
çocuk işçiliğini engelleyici rol üstlenmesi gösterilebilir. Özellikle sanayide çocuk
işçiliğine bu yasa ile ciddi ket vurulmuştur. Bu olumlu gelişme dışında söylenebilir
ki, günümüzde hem dünyada hem de ülkemizde oluşturulan yasal düzenlemeler,
idealler dizisi olarak başucumuzda yer almakta ancak uygulamada ilgili kişilerin
yararı ile ilgili yeterliliği sağlayamamaktadır. Bu noktada çocuk işçiliğini önleyici
yasal düzenlemelerin uygulanmasının denetlenmesi önemli bir bileşen olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu denetlemenin, eğitim almış yeterli sayıdaki personel ile
gerçekleştirilebileceği açıktır (Erbay, 2013, s.166).
Alanda konuyla ilgili farklı çalışmaların yer aldığı görülmektedir. Çocuk
işçiliğine ihmal, istismar ve ruh sağlığı açılarından bakan bir çalışmada (Şişmanlar,
2017) çocukların çalışma ortamlarında karşılaştıkları olumsuzlukların; eğitimden
uzak kalma, uzun sürelerde/uygun olmayan koşullarda, düşük ücretlerle çalışma,
erken yaşta çalışmaya başlama, duygusal, fiziksel ve cinsel istismar yaşantıları olduğu
belirtilmektedir. Tüm bunların, çocukları erken yaşta bilişsel, sosyal ve duygusal
anlamda etkileyebildiği ve bu çocukların çalışmayan akranlarına göre daha fazla
ruhsal sorun yaşayabildiği belirtilmektedir. Çocuk işçiliğinin nedenlerini ve
Türkiye’deki çocuk işçilerin sektörel dağılımını anlamlandırmaya çalışan bir başka
çalışmada (Kanun, 2018), 2012 Çocuk İşgücü Anketi de analiz edilmeye çalışılmış
ve çocuk işçiliği ile ilişkisi olan değişkenler belirlenmiştir. Öneriler; zorunlu eğitim
süresinin arttırılması ve daha fazla denetimde bulunulması doğrultusunda
gerçekleştirilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu bağlamında çocuk işçileri inceleyen bir çalışmada
(Kara, 2019), çocukların hem fiziksel, hem de psikolojik olarak kendilerine uygun
olmayan ortamlarda çalıştıkları, sağlık ve güvenliklerinin risk altında olduğu, uzun
saatler boyu çalıştırıldıklarında eğitimlerine devam eden akranlarına göre
gelişimlerinde gerilikler olduğu, yaşıtlarından fazla sorumluluk aldıkları için yoğun
baskı ve stres yaşadıkları, özgüvenleri ile ilgili problemlerinin bulunduğu ve bunun
ileriki yaşamları üzerinde kalıcı hasarlar yaratma olasılığının bulunduğu
belirtilmiştir. Bunun çözümü olarak ise çocuk işçiliğinin temelinde yatan nedenlerin
(fakirlik, yetişkin işsizliği ya da uygun yerlerde istihdam edilmemesi, çocuk
haklarının gözetilmemesi, çocuk işçi haklarının ayrıca incelenmemesi, hakların
ihlali noktasında caydırıcı yaptırımlar uygulanmaması gibi) ortadan kaldırılması
gerektiğine vurgu yapılmıştır.
Türkiye’nin 2000 yılı sonrasında çocuk işçiliği ile mücadele amacıyla
uyguladığı politikaların analizini yapan ve bu politikaların sorunu çözmedeki
etkisini ortaya koymayı amaçlayan bir çalışmada da (Kurt, 2021), ülkemizde çocuk
işçiliği ile ilgili mücadelenin 2000’li yıllardan sonra yoğun olarak ele alındığı
görülmüştür. Merkezi idarenin öncü olduğu, beraberinde çeşitli sivil toplum
kuruluşlarının da katılımının sağlandığı belirlenmiştir. Ancak bu çalışmaların çocuk
işçiliği sorunun çözülmesinde yetersiz kaldığı sonucu izlenmiştir. Çalışmanın
sonunda farklı alanlara yönelik önerilerde bulunulmuş, bunlar arasında toplumsal
alana yönelik öneriler başlığı altında çocuk işçiliği konusunda toplumun yeterli
bilgiye sahip olmadığının görüldüğü, bu doğrultuda çocuk işçiliği sorununun
görünürlüğünü arttırmaya yönelik toplumun bilinçlendirme çalışmalarının
arttırılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Değerlendirmeler çocuk işçiliği
konusunda toplumsal bilincin ve duyarlılığın en çok Mersin ilimizde sağlandığını
söylemekte, bu doğrultuda Mersin ili örneğinde olduğu gibi, diğer illerde çocuk
işçiliği ile mücadeleye yönelik sloganlar içeren afişlerin asılması, yani görünürlüğün
arttırılmasına çalışıldığı belirtilmektedir. Kurumlara yönelik öneriler başlığı altında
ise medyada çocuk işçiliğine yönelik çok az sayıda haber olduğu ve herhangi bir
bilgiye veya mücadele yönelik bir çalışmaya yer verilmediği vurgulanmaktadır.
Çocuk işçiliğinin görünür hale gelmesini sağlamak amacıyla medyanın çocuk işçiliği
sorununa yönelik yayınlar yapmasını sağlanması gerektiğine de ayrıca vurgu
yapılmıştır.
Bozkurt (2021) tarafından yapılan çalışmada ise çocuk işçiliğine neden olan
temel faktörler ele alınarak bu faktörlerin ortadan kaldırılması, sürdürülebilir refah
ve kalkınma bağlamında çocuklara yönelik sosyal koruma programlarını nelerin
oluşturduğunu ve bu programların çocukların çalışma hayatından çekilmesi
üzerindeki etkisinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmanın sonunda yapılan
önerilerde hükümetin çalışmalarının ya da hukuki düzenlemelerin yanı sıra çeşitli
örgütlerin, üniversitelerin, medya ve sivil toplum kuruluşlarının da çocuk işçiliğinin
önlenmesine yönelik alınacak önlemlere, yürütülecek faaliyetlere ve geliştirecek
projelere katılımının sağlanması gerektiği belirtilmiştir. En önemli faktörlerden
birinin toplumsal duyarlığın arttırılması olduğu, çocuk işçiliği ile mücadelede ilgili
kurumlar ve kuruluşlar tarafından çocuk işçiliğinin boyutları ve çocuklar üzerinde
bıraktığı etkiler konusunda toplumun bilinçlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Çocuk işçiliği ve çocukların çalışmasına sebep olan nedenlerin analiz edildiği,
çocuk işçiliği sorununun tarihsel gelişiminin ve önleme politikalarının tartışıldığı
bir çalışmada (Shikhaliyev, 2020), çocukların okula gitmek istememelerinden
kaynaklı olarak çalışma hayatına yönlendirilebildiği, bu doğrultuda alınabilecek
önlemlerden birinin çocukların boş zamanlarını iyi değerlendirmesi için okulda
öğretmenler tarafından eğlenceli etkinlikler yapmak ve aktivitelere katılmalarını
sağlamak olduğundan söz edilmektedir. Batir’in (2020) yaptığı çalışmada ise
2007-2017 tarihleri arasında Türkiye’de günlük ve değişik periyotlarda yayın yapan
internet gazeteleri, dergiler ve sosyal medyada yayınlanan toplam 346 haber içerik
analizi yöntemi ile incelenmiştir. Elde edilen bulgular değerlendirildiğinde toplumu
çocuk işçiliğinin zararları konusunda bilinçlendirecek olan haberlerin, gerek
sunulma biçimi ve gerekse de görselleri açısından yeterince etkili olmadığı,
dolayısıyla çocuk işçiliği durdurmak ya da azaltmak noktasında hedefe ulaşmadığı
görülmektedir.
Berigel ve Eroğlu’nun (2019) yaptıkları ve Türkiye’de çocuk işçiliğinin
dinamiklerinin incelendiği çalışmada ise diğer çalışmalara paralel biçimde, çocuk
işçiliği konusunda toplumsal farkındalık yaratılmasının, önlem alınmasının ve
zararlarına yönelik çalışmaların önemine vurgu yapılmıştır. Ercek (2019)
tarafından yapılan bir çalışmada ise medya sektöründeki çocuk işçiliği sorunsalına
odaklanılmış ve bu konudaki yasal düzenlemelerin en hızlı şekilde yapılması,
medyanın sosyal sorumluluk bilincini anımsaması, toplumun çalışan çocuk
oyuncular konusunda bilinçlenmesinin sağlanması için materyaller geliştirilmesi
önerilmektedir.
Konu edebiyat dünyasında da ele alınmış, görünürlüğü arttıran ve
farkındalık sağlayan edebiyat eserlerine odaklanan çalışmalar yapılmıştır. Sharaf’ın
(2015) çalışmasında Charles Dickens’in Oliver Twist ve David Copperfield
romanlarında ifade edilen sanayi çağındaki sosyal değişiklikler, çocuk ıstırapları ve
çocuk işçiler analiz edilmektedir. Çalışmada Dickens’in her iki romanda da
çocukların acılarını; çocuk işçiliği, çocuk istismarı ve çocuklara kötü muamele
açısından tasvir ettiği görülmekte ve yetkililerin saklamaya çalıştıklarını göstermek
istediği vurgulanmaktadır Romanlarda Dickens’ın kendi çocukluk deneyimlerinin
bir yansımasına yer verdiği, çocuk işçilerin yaşadığı acıyı gayet iyi anladığını ifade
ettiği, çocukluğuyla kurduğu temasa dayalı olarak anlattığı hikâyenin gerçek
deneyimlere, gerçek çocuklara ve gerçek dünyaya dair olmasını çok anlamlı
bulduğunu ifade edilmektedir. Çalışmada Dickens’ın romanlarının çoğunda;
toplumsal, ekonomik ve politik meselelere, toplumsal cinsiyet, alt sınıf çocukların
kötü durumu ve zengin/fakir arasındaki düşmanlığa vurgu yapıldığı
aktarılmaktadır. Buna ek olarak Dickens’in Dombey and Son ve Hard Times,
Elizabeth Gaskell’in Mary Batton ve North and South, Benjamin Disraeli’nin
Conungsby ve Sybil, Charlotte Bronte’nin Shirley ve Charles Kingley’in Alton Locke
Yeast adlı eserleri de örnek olarak gösterilebilir. Dickens her iki kitabında da
sınıflar arası çatışmaları, çalışmak zorunda kalan çocuklar üzerinden
anlatmaktadır. Bu noktada Charlotte Elizabeth Tonna’nin Helen Fleetwood: A Tale
of the Factory ve Frances Trollope’nin Michael Armstrong: Fabrika Çocuğu adlı
eserlerinden de söz etmek gerekmektedir. Çalışmada bu romanlar sayesinde
Dickens’in empati mesajı verdiği, hayatin acı gerçeklerinden bahsedebilir olma
mesajı aktardığı, bu sayede yetkililerin zorlanacağına ve üzerlerinde baskı
hissederek doğru adımlar atacağına dair inanç geliştirdiğini düşünülmektedir.
Haroon’un (2018) çalışmasında da benzer bir konu üzerinde durulmuş ve
Oliver Twist, David Copperfield ve Zor Zamanlar romanlarındaki çocuk işçiliği
incelenmiştir. Bu romanlarda Dickens’in özellikle sınıf ayrımı kaynaklı çocuk
işçiliğinin insanın kaderini nasıl değiştireceğine vurgu yaptığı, satırlarıyla ülkede
yaşayan insanların nabzını tutmaya çalıştığı, yöneticilere eleştirisini sunduğu, öte
yandan acı çeken kahramanlarını mutlu sona eriştirerek mücadele eden ve
çabalayanlara umut aşılamaya çalıştığı belirlenmiştir.
Türkiye’de ise Cumhuriyet Dönemi’nde okullaşmanın ve çocuk haklarına
verilen önemin artması ile birlikte işçi çocukların edebi eserlere konu olduğu
görülmektedir. Eserler çocuklara değil, yetişkinlere yöneliktir ve kapsamında işçi
çocukların yaşam koşullarına ve yaşadıkları sıkıntılara yer verilmektedir. Ancak bu
konuda ortaya konan eserler nicelik olarak oldukça sınırlıdır. Bu nedenle Dadandı
ve Ungan’ın (2016) yaptığı araştırmada, çalışan çocuklara ana veya yardımcı
karakter olarak yer veren çeşitli eserler incelenmiştir. Araştırma kapsamında Yaşar
Kemal’in İnce Memed (roman), Al Gözüm Seyreyle Salih (roman) ve “Sarı
Sıcak” (öykü); Orhan Pamuk’un Kafamda Bir Tuhaflık (roman) ve Kırmızı Saçlı
Kadın (roman); Elif Şafak’ın Ustam ve Ben (roman); Orhan Kemal’in Eskici ve
Oğulları (roman) ile “Elli Kuruş” (öykü); Sabahattin Ali’nin “Ayran” (öykü) adlı
eserleri incelenmiştir. Eserler tür, karakterler, olayın geçtiği yer, karakterlerin aile
yapıları, fiziksel/psikolojik özellikleri, eğitim hayatları, yaptıkları işler ve çalışma
nedenleri temaları altında incelenmiştir. Araştırma sonuçları çocukların çeşitli
nedenlerle küçük yaşlardan itibaren çalışmalarının çeşitli roman ve öykülerde
işlendiğini, özellikle ekonomik sebeplerin çocukların çalışmalarında etkili
olduğunu, bu durumun ise çocukları kişisel, psikolojik, sosyal, ekonomik ve
akademik yönden etkilediğini göstermektedir. Çalışmanın sonucunda bilim ve
sanatın topluma farkındalık kazandıran iki önemli alan olduğu, bu nedenle
çocukların maruz kaldığı her türlü ihmal ve istismarın edebiyat gibi daha geniş
kitlelere hitap eden bir sanat dalında yer almasının toplumsal farkındalığının
artmasında önemli katkılar sağlayacağı vurgulanmıştır. Bu nedenle özellikle
eserlerinde toplumsal sorunlara yer veren yazarların, çalışan çocuklarla ilgili
değişen koşulları ve zorlukları içeren eserler sunmasının toplumun bu konuya olan
hassasiyetinin ve farkındalığının artmasına katkı sağlayacağı belirtilmiştir.
Sosyal Bilgiler dersinin hedefleri kapsamında yazınsal bir okuma öneri listesi
oluşturmayı amaçlayan bir çalışma da (Şen ve Görmez, 2021, s. 18) ise toplam 30
çocuk ve gençlik edebiyatı yapıtı incelenmiştir. Selo’nun Kuşları (Cemil Kavukçu,
Can Yayınları) adlı yapıtta çocuğun haklarının çocuk işçiliği yönünden ihlal edildiği
görülmüştür. Çalışmanın sonucunda çocuğun gündelik yaşamında kitabın ve
edebiyatın yer almasının önemine değinilmiş, edebiyatın çocukların dünyayı
anlamalarına, olumlu tutum geliştirmelerine (öz saygı, başkalarına hoşgörü
gösterme, yaşama ilişkin merak) ve kendi insancıllıklarıyla bağ kurmalarına yardım
edeceği söylenmiştir (Sawyer, 2012). Bu nedenle yazınsal yapıtlarda işlenen
konuların, üretilen kurmaca karakterlerin çocuk için birer deneyim olanağı
oluşturacağı vurgulanmıştır. Çocuk ya da gencin gündelik yaşamda deneyimlemesi
güç ya da neredeyse olanaksız olan yaşam ve duygu durumlarıyla kitap sayfalarında
buluşmasının önemi çocuk işçiler konusu bakımından da belirtilmiştir (Şen, 2020).
Akademik çalışmalar böyle uzar gider. Konuyla ilgili okumalar yapılır,
paylaşılır. Okunanların etkisinde kalınır ve “Ben ne yapabilirim?” diye düşünülür.
12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliği ile Mücadele Gün’nde pek çok şey konuşuluyor.
Her özel gün kapsamında aktif biçimde harekete geçmek ve etkin savunuculuk
yapmak gerçekçi bir durum değildir çoğu zaman. Ama en başta da değindiğimiz gibi
yazarlar ve çizerler olarak biz neler yapabiliriz diye düşünüyoruz ve 12 Haziran’dan
sonra da bu konuyla ilgili hep birlikte düşünmeye devam edelim istiyoruz.
Aklımıza gelen ilk fikirleri şöyle sıraladık:
-Bu konuyla ilgili çocuk kitaplarını araştırmak.
-Çocuk işçiliğini anlatan kitapların yanı sıra tiyatro oyunlarını, filmleri vb. tüm
anlatıların bu soruna ve bunun öznesi olan çocuğa yönelik yaklaşımını incelemek.
-Çocuk işçiliğini ve konunun ardındaki bileşenleri ana hikaye olarak işleyen bir
çocuk kitabı yazmak.
-Çizimlerimizdeki ayrıntılarla bu konuyu görseller aracılığıyla da ayrıca
konuşturmak.
-Kendilerini anlatan kitaplara ulaşamayacak olan işçi çocuklara ya da onlarla
çalışan STK’lara ulaşıp onları dinlemek, onların hikayelerinden ve ihtiyaçlarından
yola çıkarak yazmak.
-Yazarlar, çizerler, editörler, çevirmenler ve yayıncılar olarak bir araya gelmek,
becerilerimizi ve yeteneklerimizi birleştirerek bir ürün oluşturmak ya da bir proje
gerçekleştirmek.
-Eğitimcilerle bir araya gelerek okulların çocuk işçiler konusuna bakışından,
okullardaki uygulamalardan ve eğitim programlarındaki kapsayıcı yaklaşım
pedagojisinden haberdar olmak, bu yaklaşımları edebiyatla buluşturmak.
-“Çocuk çocuktur! Çocuğun tek mesaisi oyundur. Çocuk çalıştırılmaz, çocuğun
sırtından geçinilmez. Çünkü çocuk çocuktur!” diyerek çocuk işçiler konusunu her
ortamda konuşmak, tartışmak, çözüm ortağı olacak işler üretmek.
Bu uzun metni değer verip okuyan, konunun önemine dair duyarlılık
geliştiren tüm dernek üyelerimize teşekkür ederiz. Çocukların “işçi” olmayı sadece
oynadıkları oyunlarda role girerek canlandıracakları o güneşli günlerin gelmesini
dileriz.
ÇGYD Yönetim Kurulu adına
Nihan Temiz
Eşref Karadağ
Kaynakça
Abdullah Sharaf, S. Y. (2015). Child labour in Dickenss Oliver Twist and
David Copperfield (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Atılım
Üniversitesi, Ankara.
Batir, E. (2020). Çocuk işçi ölümleri: Yaşam ve eğitim hakkı (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi). Ankara Üniversitesi, Ankara.
Berigel, S. ve Eroğlu, İ. (2019). Türkiye’de Çocuk İşçiliğinin Dinamikleri. Sosyal
Bilimler Araştırmaları Dergisi, 39-56.Ercek (2029
Bozkurt, A. (2021). Türkiye’de çocuk işçilere yönelik sosyal koruma
(Yayımlanmamış Doktora Tezi). Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon.
Dadandı, S. ve Ungan, P. U. (2016). Cumhuriyet Dönemi Türk Roman Ve
Öykülerinde Çocuk İşçiliğinin Ele Alınışına Yönelik Nitel Bir İnceleme.
III. Uluslararası Çocuk Ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu Bildiri Kitabı, İstanbul.
Erbay, E. (2013). Türkiye’de çocuk işçiliğinin büyük resmi. Toplum ve Sosyal
Hizmet, 24(1), 157-168.
Haroon, Y. (2018). A Marxıst appraoch to chıld labour ın Olıver Twıst, Davıd
Copperfıel, and Hard Tımes (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Atılım Üniversitesi, Ankara.
Kanun, O. (2018). Understanding the causes of child labor and its sectoral
distribution in Turkey (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). İstanbul
Teknik Üniversitesi, İstanbul.
Kara, E. G. (2019). 4857 sayılı İş Kanununa göre çocuk işçi kavramı ve
çocukların korunması. (Yayımlanmamış Doktora Tezi). Marmara
Üniversitesi, İstanbul.
Kurt, A. K. (2021). Türkiye’de çocuk işçiliği kamu politikasının analizi
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Giresun Üniversitesi, Giresun.
“9
Santrock, J. W. (2015). Yaşam Boyu Gelişim: Gelişim Psikolojisi (Life-Span
Development). G.Yüksel (Ceviri Ed.). (13th Edition). Ankara: Nobel.
Sawyer, W. E. (2012). Growing up with literature. Belmont: Wadsworth.
Shikhaliyev, G. (2020). Uluslararası boyutta çocuk işçiliği, çocuk işçiliğine
karşı hukuki düzenlemeler ve mücadele programları (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Üniversitesi, İstanbul.
Şen, E. (2020). Çocuk edebiyatında kurmaca gerçeklik. Ankara: Nobel
Akademik Yayıncılık.
Şen, E. ve Görmez, E. (2021). Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Yapıtlarından Farklı
Disiplinlerde Yararlanma (Sosyal Bilgiler Dersi İçin Bir Yazınsal Okuma
Önerisi). Ahi Evran Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi
Dergisi, 22(3), 1724-1770.
Şişmanlar, Ş. G. (2017). İstıṡ mar ve ıḣ mal bağlamında çocuk ış̇ çıl̇ ığ̇ ı ̇ ve ruh
sağlığI. TTB Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, 16(62), 47-55.
Terzi, F. (2009). Çocuk İşçilerin Psiko-Sosyal Durumları (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi). Karedeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon.
Uluslararası Çalışma Örgütü (2022).
https://www.ilo.org/ankara/conventions-ratified-by-turkey/WCMS_377287/
lang–tr/index.htm
UNICEF (2022). Çocuk İşçiliği.
https://www.unicef.org/turkey/%C3%A7ocuk-i%C5%9F%C3%A7ili%C4%9Fi
“10
İlgili Bağlantılar
https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Child-Labour-Force-Survey-2019-33807
https://endchildlabour2021.org/
https://evrimagaci.org/cocuk-isciler-ve-cocuk-hukuku-neden-cocuk-iscilervar-
8711
https://koruncuk.org/post/dunyada-ve-turkiye-de-cocuk-isciligi_55?
gclid=Cj0KCQjwheyUBhD-ARIsAHJNMPXPNcn7hE_
HjaIqkfyHVJMtTjpEA-41BW0sndL43_ql2JIMYTR-9EaAtyPEALw_
wcB
https://www.cydd.org.tr/haber/12-haziran-dunya-cocuk-isciligiyle-mucadelegunu-
1430/
https://www.hayatadestek.org/blog/kategori/cocuk/cocuk-isciligi-ile-mucadelefarkinda-
olmakla-baslar/?gclid=Cj0KCQjwheyUBhD-ARIsAHJNMNRRpn6yXhf7jExQO8MNfwODUjxCq3kRoAS9s1Wh8oShnX7KRPotDIaAtpNEAL
w_wcB
https://www.hukukihaber.net/makale/turk-is-hukukunda-cocuk-iscilerin-haklarih439619.
html
https://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/isvec-ten-turk-tekstiline-cocuk-isciambargosu-
39031350
https://www.ihd.org.tr/cocuk-isciligi-zorunluluk-degil-tercihtir-cocuk-isciligionlenebilir/
https://www.ilo.org/ankara/areas-of-work/child-labour/lang–tr/index.htm
https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?
MevzuatNo=5457&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5
https://www.milliyet.com.tr/kultur-sanat/cocuk-isci-oykuleri-kitapoldu-
534314#:~:text=%22%C4%B0%C5%9F%C3%A7i%20%C3%96yk%C3%BCleri
“11
%2D%C3%87ocuk%20%C4%B0%C5%9F%C3%A7iler%22,ve%2017%20%C3%B6yk
%C3%BC%20yer%20al%C4%B1yor.
https://www.sertrans.com.tr/Files/Kalite-Belgeleri/Cocuk-ve-Genc-Isci-
Calistirmama-Politikasi.pdf
https://www.unicefturk.org/yazi/cocuk-iscilerin-sayisi-20-yildir-ilk-kez-artti?
gclid=Cj0KCQjwheyUBhD-ARIsAHJNMPAv_
NQ4Q8-7wqd8LB2BKnbYFogpbBU6a3b6Fxy3kDMtM5Tf1T4fxUaAiMaEALw
_wcB
“12